Home Faaliyetler Etkinlikler Gazeteci Aktivist Olmamalı !
Etkinlikler - İnsan Hakları - Slider - 22 Şubat 2020

Gazeteci Aktivist Olmamalı !

İnsan Hakları Okulunun ikinci dersini ” Türkiye’de Medyanın İnsan Hakları Manzarası” konulu sunumu ile Gazeteci Ruşen Çakır yaptı.

Konuşacak çok şey olduğunu ve ilk akla gelenin de Türkiye’de medyanın ne kadar kötü olduğunu, ne kadar insan haklarına saygısız olduğunu, aslında Türkiye’de medyanın öldüğünü ve ölenin arkasından çok da fazla konuşmaya gerek olmadığını vurgulayan Çakır, özetle; “Çünkü Türkiye’de artık ana akım medya diye bir şey kalmadı. Üzerine laf etmenin ya da enerjimizi, zamanımızı bunlar üzerine harcamanın çok fazla bir anlamı da yok. İleriye yönelik ve bugüne yönelik şeyleri konuşmak daha anlamlı olur. Biz alternatif medya değiliz. Alternatif olması için bir şeyin olması lazım. Yani biz şimdi Sabah Gazetesine, A Haber’e mi alternatif olacağız? Biz normal şartlarda ilk başladığımızda, bir ana akım medyanın varlığını veri olarak alıp burada kendimize bir yer açmak derdindeydik. Sonra bir baktık bunların hiç birisi yok ve üzerimize ana akım olmak kaldı. Aslında ana akım biziz, çok izlenmiyor olabiliriz ama ana akım biziz. Bizim haftada 7 gün haber bültenimiz var, normalde alternatif medya niye haber bülteni yapsın ki? Alternatif medya alternatif programlar yapar.” dedi.

Ülkenin içinde bulunduğu siyasal süreci yorumlayan Çakır, Türkiye’nin sapına kadar kutuplaştırılmış bir ülke durumunda olduğunu lakin kutuplaşmanın tek sorumlusunun siyasi iktidar olmadığını da vurguladı. Çakır, “Kutuplaşmanın esas sorumlusu siyasi iktidar olabilir ama siyasi iktidarın karşısında şu ya da bu şekilde konumlanan birçok iktidar odağı da aslında bu kutuplaşmadan memnun. Yani bulunduğunuz yerlerde küçük küçük iktidarlar vardır. Belediye iktidarı, dernek iktidarı, şirket iktidarı gibi. Ya da hareketlerde, cemaatlerde birtakım iktidarlar vardır ve o iktidarların bir kısmı hak edilmiş değildir ve hak edilmemiş olan iktidarların korunması için de bu iktidar sahipleri genellikle gerginlikten beslenirler.” diyerek sözlerine devam etti.

Sunumunu bir kaç başlık altında yapan usta gazeteci ayrıca; Özellikle genç gazeteci adaylarına söylüyorum. Bir gazetecinin aktivist olması çok yanlış bir şey. Yani gazeteci aktivist olmamalı ama aktivistlerin aktivitelerini olabildiğince düzgün bir şekilde kamuoyuna aktarmalı.Gazeteciliğin bazı kriterleri var, ölçütleri var. Bunları yaptığınız zaman zaten bulunduğunuz ülkedeki demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere ve hukuk devletine katkıda bulunursunuz. Yani iyi bir gazetecilik yapmanız aslında yeterli. Buna ayrıca bir misyon eklemeniz gerekmiyor. Böyle bir ortamda, böyle bir atmosferde yenilikçi bir medya gerçekten çok şeyi değiştirebilir ” diyerek gençlere ve gazeteci adaylarına önerilerde bulundu.

Reşen Çakır, internet üzerinden yayın yapan Medyascope ile ilgili olarak da; Medyascope bizim yaklaşık 5 yıldır yürüttüğümüz bir iş, ben onun kurucularından birisiyim ve genel yayın yönetmeniyim. Medyascope’ta yapmaya çalıştığımız kutuplar üstü bir çizgi izlemek. Biz bir medya platformu kurduk, tamamen yeni teknolojiler üzerinden yürüyen bir medya platformu… Canlı yayın olarak Periscope, YouTube ve Facebook’tan yayın yapıyoruz. Sonra videoları YouTube sayfamıza koyuyoruz, bunların seslerini kesip Soundcloud ile Spotify’ a yüklüyoruz vs. böyle bir sistem… Bunu tek tek tüm bireyler de yapabilir, artık böyle bir çağdayız. Hepimiz teknolojiyi kullanıyoruz ve teknoloji de sürekli gelişiyor, sürekli yeni şeyler çıkıyor. Bizim ilk başladığımızla bugün geldiğimiz nokta arasında çok büyük değişiklikler oldu. Mesela Facebook ve YouTube’un canlı yayını yoktu, sonradan çıktı onlara hemen entegre olduk. Çok hızlı değişiyor ve bu değişimi takip edebilmek gerekiyor. İkincisi de o değişimi uyarlamak gerekiyor ve inanın bana teknolojiyi ne kadar kullanırsanız içeriğinizi de o kadar zenginleştiriyorsunuz” diyerek medya ve teknoloji ilişkisine değindi.