Home Faaliyetler Etkinlikler Diyarbakır’da “Ayrımcılığın Apolitik Halleri” konuşuldu
Etkinlikler - Kürt Meselesi - Slider - 17 Aralık 2017

Diyarbakır’da “Ayrımcılığın Apolitik Halleri” konuşuldu

İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında Diyarbakır’da düzenlenen “Ayrımcılığın ‘Apolitik’ Halleri” başlıklı panelde, Amedspor ve Kürtçe çizgi film kanalı Zarok Tv’nin maruz kaldığı baskılar konuşuldu.

10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında Diyarbakır Hak İnisiyatifi tarafından “Ayrımcılığın ‘apolitik’ halleri” konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Diyarbakır Hak İnisiyatifi Koordinatörü Reha Ruhavioğlu’nun yaptığı panelde konuşmacılar olarak Amedspor Kulübü Başkanı Nurullah Edemen ile Zarok TV Genel Koordinatörü Dilek Demiral yer aldı. Zarok TV ile Amedspor üzerindeki baskı ve ayrımcılığın konuşulduğu paneli çok sayıda katılımcı takip etti.
‘TOPLUM AYRIMCILIĞI İÇSELLEŞTİRDİ’
Panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Reha Ruhavioğlu, toplumda ayrımcılığın içselleştirildiğini belirterek, Türkiye’de kimliklere rol biçildiğini ve insanların bu kimlik çerçevesinde hareket etmeleri beklendiğini ifade etti.
Kürt kimliğinin ülkede ikincil kimlik olarak tanımlanmasını eleştiren Ruhavioğlu, bu duruma ilişkin şu örnekleri verdi: “Kürt biri Yozgat’ta inşaat işçisi olursa, bir sorun olmuyor ama Kürt kimliğiyle siyaset yapmak istediği zaman sorun oluyor. Bu ülkede Kürt kimliğine biçilen rolün bir sonucudur. Yine aynı şekilde iki kişi Türkçe konuşurken, biri Kürtçe konuşmaya başladığı zaman ‘neden ikinci kanala geçiyorsun, bana küfür etmediğini nereden bileceğim?’ gibi bir tepkiyle karşılaşabiliyor. İki kişi Türkçe konuşurken biri İngilizce konuşmaya başlasa karşıdaki kendini ezik hisseder ve ikinci kanal gibi bir benzetme aklına gelmez. Bu aslında Kürt dilinin sanki sadece küfür etmek için var edildiği gibi bir algıyı da beraberinde getiriyor. Bu örnekler ayrımcılığın ne kadar içselleştirildiğini bize gösteriyor.”
‘AMEDSPOR’UN HİKAYESİ İSMİNİN DEĞİŞMESİYLE BAŞLADI’
Amedspor Başkanı Nurullah Edemen de, Amedspor’un hikayesinin isminin değişmesiyle başladığını dile getirerek, “Kulübün ismini Amedspor yaptıktan sonra ciddi sorunlarla karşılaşmaya başladık. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ismimize ve rengimize çok takıldı. İsmimize sürekli olarak siyasi bir etiket olarak bakıldı. Linç girişimlerine maruz kaldık. 44 yaşımdan sonra saldırıya uğradım, bu saldırıda burnum kırıldı” dedi.
‘ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEDİĞİMİZ İÇİN CEZA ALDIK’
Edemen, şunları dile getirdi: Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş şekilde Amedspor’a 39 maçtır deplasmanda seyirci yasağı uygulanıyor. Her söylediğimiz sorun yapıldı. ‘Çocuklar ölmesin maça da gelsin’ dediğimiz için bile ceza aldık. Bize uygulanan seyirci yasaklarına ilişkin İçişleri Bakanlığı’na ısrarla yasakların sebebini sorduğumuzda bize, ‘sizin güvenliğiniz için yasak koyuyoruz’ denildi. Böyle bir saçmalık olabilir mi? benim taraftarım benim için neden tehlike olsun?
‘FENERBAHÇELİ FUTBOLCULAR ÇİÇEKLERİMİZİ ALMADI’
Deplasmanlarda maruz kaldığımız saldırılara karşılık biz rakiplerimizi hep çiçeklerle karşıladık. Havaalanına gelen Fenerbahçe Futbol Takımını karşılaması için kadın futbol takımımızı gönderdik. Orada Fenerbahçe takımının Türk futbolcuları kadın futbolcularımızın verdiği çiçekleri almadı. Bu ayrımcılığın ve milliyetçiliğin geldiği noktayı göstermesi açısından çok önemli fakat biz asla o seviyeye inmeyeceğiz.”
‘KÜRTLER KENDİ DİLİNDEN UZAK BÜYÜMEK ZORUNDA KALDI’
Zarok TV Genel Koordinatörü Dilek Demiral, Zarok TV’nin hikayesini anlatarak başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Amacımız bütün Kürt çocuklarının ekranı olabilmek. Kürdistan’da bulunan tüm inançları ve düşünceleri yansıtmaya gayret ediyoruz. Yüzyıllardır bu coğrafyada asimilasyona maruz kalmış bir halk var. Bu halk kendi dilinden uzak tutulduğu için ilk başlarda kanalın dilini anlamakta zorlandı. Bu kendi dilimizle yaşayamamış olmaktan kaynaklanan bir durum.
‘KENDİMİZİ SANSÜRLEMEK ZORUNDA KALIYORUZ’
Yayın içeriklerinde ‘Kürdistan’ kelimesini kullanmak ceza gerekçesi yapılıyor. Kanalda Kürt büyüklerinin sözlerini paylaştığımız zaman troller, ayrımcılık yaptığımızı iddia ederek bizi ‘bölücü’ olmakla itham ediyorlar. Bizi bu şekilde politikleştirmeye çalışıyorlar. Programlarımızı 5 defa izlemek zorunda kalıyoruz. Bu şekilde aslında kendi kendimizi sansürlüyoruz diyebiliriz.
‘İÇSELLEŞTİRİLMİŞ FAŞİZMLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Kürt eşittir ‘bölücü olmak’ gibi bir algı yaratıldı. Atmosfer böyle olunca kimse bize reklam vermek istemiyor. Biz de kendimize başka alternatifler yaratmaya çalışıyoruz. İnanılmaz bir içselleştirilmiş faşizm ve milliyetçilikle karşı karşıyayız.
Tüm bu olumsuzluklar bir yana Kürtçe yayın yapmamız ve dünyanın her yerinden aldığımız geri bildirimler bizim için inanılmaz bir motivasyon kaynağı. Zazaca çizgi filmi izlerken ağladığını belirten bir izleyicimiz vardı. Yine diyebilirim ki; çocuklardan çok yetişkinler televizyonumuzu izliyor. Bu kendin gibi büyüyememenin vermiş olduğu bir psikoloji. Bu yönlü mesajlar çok alıyoruz” diye konuştu.
Panel soru cevap bölümü ile sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir