Silivri Cezaevi Mahkumlarına İşkence İddiası Hakkında Görüşme Raporu
BASINA VE KAMUOYUNA
Derneğimize 21.12.2019 tarihinde Silivri 4 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan İbrahim GÖRGÖZ, Özcan YILDIRIM, İskender ERALAN, Sezgin YILMAZ ve İbrahim YILDIRIM isimli tutuklu-hükümlülere kötü muamele ve işkence yapıldığı şikayeti ile başvuru yapılmıştır. 24.12.2019 tarihinde durumu yerinde incelemek için Silivri Cezaevine avukatımız intikal edecek iken tutukluların çeşitli cezaevlerine nakil edildiği bilgisi alınmıştır. Sezgin YILMAZ Eskişehir, Özcan YILDIRIM Bursa, İskender ERALAN Kocaeli-Kandıra cezaevlerine nakil edilmişlerdir. 25.12.2019 tarihinde derneğimiz avukatlarından Av. Şakir ÇALIŞKAN, Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde Özcan YILDIRIM ile görüşmüştür. 26.12.2019 tarihinde Av. Emir Seydi KAYA, Silivri 4 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevinde İbrahim GÖRGÖZ ile görüşmüştür. Derneğimizin avukatları olaylarla ilgili ekteki tutanakları düzenlemişlerdir.
Yapılan görüşmeler değerlendirildiğinde aşağıdaki hususların iddia edildiği tespit edilmiştir. Silivri 4 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi İdaresinin, tutuklu-hükümlüler ile görüşmek istemediği ve gelen taleplerini (kitap temini gibi) dikkate almadığı, dilekçelerin işleme sokulmadığı belirtilmiş, bu cezaevinde kötü muamele ve işkencenin yaygın olduğu iddia edilmiştir. Robokop kıyafetli-joplu infaz koruma memurları tarafından, kameraların kör noktalarında tutukluların darp ve işkenceye maruz kaldıkları söylenmiştir. Darp ve işkence olayları sonrasında mahkum ve tutukluların tedavi edilmediği, darp ve işkence izlerinin çıplak göz ile görülebildiği halde, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Hastanesi tarafından düzenlenen sağlık raporlarına geçirilmediği belirtilmiştir. Kötü muamelenin soğuk odada bekletme, hakaret etme, kasten koğuşun huzurunu bozan ve koğuşta kalanları tahrik eden bir mahkumun ısrarla aynı koğuşa gönderilmesi gibi, değişik yöntemlerle uygulandığı belirtilmiştir. Bu iddialar, kötü muamele ve işkencenin kurumsallaştığı ve yaygınlaştığı konusunda endişelerimizi güçlendirmektedir. Bu olayda, mahkum ve tutukluların meşru taleplerinin hukuk zemininde cevaplanması yerine, keyfi olarak her birinin farklı bir ceza evine nakledilerek cezalandırılması da yanlış bulunmuştur.
Bu iddiaların, kendi içlerinde ve birbirleriyle tutarlı ve yeterince ayrıntılı/ derinlikli olduğu kanaatine varılmış olup, bu haliyle durum bir hukuk devleti için vahimdir ve endişe vericidir.
Bu bağlamda Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleyi yasaklayan 2. Maddesinin; mahkumların yerleştirilmesinde eğilimlerin, işlenen suçların vs dikkate alınmasını öngören 23. maddesinin; muayene ve tedaviyi düzenleyen 71. Maddesinin ihlal edildiği; nakli düzenleyen 53. ve 55. maddelerinin keyfi uygulandığı ve İnfaz Hakimliği Kanunu’nun, şikayeti düzenleyen maddelerinde verilen kanuni hakların kullandırılmadığı ve bu şikayetlerden dolayı başvurulabilecek etkili bir iç hukuk yolunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hukuk devletinde, kim olursa olsun, hiçbir tutuklu veya hükümlüye, infazı ikinci bir cezaya dönüştürerek, onur kırıcı, rencide edici, şiddet içeren muamelede bulunulamaz. Hak İnisiyatifi Derneği olarak, bu tür muameleleri kınıyor ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü başta olmak üzere yetkilileri, bu vahim iddialar hakkında etkin soruşturma yaparak, sorumlular hakkında gerekli işlemleri yapmaya davet ediyoruz.