Kamuoyunun bildiği üzere bir grup aile, PKK saflarına katıldıklarını ifade ettikleri çocuklarının geri dönmesi talebiyle, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi düzenlemektedirler. Bu ailelere daha sonra, PKK tarafından alıkonulmuş ve halen bırakılmamış olan asker/polis aileleri de katılmış ve onlar da eşlerinin/çocuklarının geri gönderilmesi talebini dile getirmektedirler.
Bugün ailelerin talepleri ve oturma eylemleri ile ilgili farklı tarafların çeşitli iddiaları kamuoyuna yansımış ve kurumumuz, konuyla daha yakından ilgilenmeyi gündemine almıştır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki; çocukları dağda olan ailelerin, çocuklarının dönmelerini istemesi kadar doğal ve meşru bir şey olamaz. Ailelerin, acılarına hürmet gösterilmesi ve incitilmemesi, taleplerine kulak verilmesi gerekir. Barış ortamının tesis edilip, gençlerin savaşı bırakmalarını sonuç verecek politikaların hayata geçirilmesi bütün siyasi partiler ve ilgili devlet kurumlarının sorumluluğudur.
İkinci olarak; Halkların Demokratik Partisi (HDP) ailelerin “Emniyet Müdürlüğü tarafından HDP önüne bilinçli olarak yönlendirildiğini ve devletin bununla kayyım atamalarını meşrulaştırarak HDP’yi kriminalize etmek istediğini” iddia etmektedir. Bazı ailelerin de basına, Emniyet’in bu yönlü bir yönlendirme yapmış olacağı izlenimini uyandırır açıklamaları görülmüştür. Vurgulamak isteriz ki eğer böyle bir iddia doğru ise bu davranış hem görevi kötüye kullanmak, hem ailelerin acısını istismar etmek hem de devletin yükümlülüğünün bir siyasi partinin omuzuna atmak anlamı taşımaktadır. Acılı ailelerin talebinin legal bir siyasi partiyi kriminalleştirmek için kullanılması, ailelerin talebinin ruhuna aykırıdır. Ailelerin talebini bir siyasi çekişme malzemesi yapmadan, siyaset üstü bir yaklaşımla, işbirliği içinde sahiplenmek, talebin gereğidir.
Üçüncü olarak; bölgenin en önemli siyasi aktörlerinden biri olan HDP, siyasi mücadelesinin büyük bir kısmını Kürt meselesi bağlamında sürdürmektedir. Görüşebildiğimiz ailelerin, talepleri için HDP önünde oturma eylemi yapmaları, HDP’den aktif tutum beklemelerinden kaynaklanmaktadır. HDP’nin TBMM çatısı altında sorunla ilgilenecek bir komisyon kurulması çağrısı önemli olmakla birlikte bu komisyonun imkanları bulunamadığı taktirde de HDP, aileleri tatmin edecek bir tutumu ve yol haritasını ailelerle paylaşmalıdır.
Dördüncü olarak; kurumumuz şiddet yöntemlerini tasvip etmez ve hak mücadelesinin sivil, şiddetsiz yöntemlerle sürdürülmesini savunur. Ancak gençlerin şiddet içeren yöntemlere yönelmelerinin önüne kalıcı bir şekilde geçilmesi, sivil yöntemlerle hak arama mücadelesinin baskılanmadığı, Kürt meselesinde asayiş ve güvenlik politikalarının sürdürülmediği, çatışma halinin devam etmediği bir ortamda gerçekleşebilir. Hükümet başta olmak üzere devlet kurumları ve siyasete; demokratik hak arama yollarının güvence altına alınması ve Kürt meselesinde sivil çözüme dönülmesi çağrısında bulunuyoruz.
Son olarak; PKK ve YPG, “Çocukların Silahlı Çatışmaların Etkilerinden Korunmasına Dair Taahhütname”yi imzalayarak çocukların katılımını kabul etmeyeceklerini taahhüt etmiştir. 2014-2017 yılları arasında kurumumuz, PKK kadrosuna katılan 18 yaş altı çocukların geri gönderilmesi talebinin takipçisi olmuş ve 4 yıl boyunca ailelerle görüşerek uluslararası insan hakları kuruluşlarıyla birlikte yürüttüğü takip ve ilgili uluslararası kuruluşların ısrarları neticesinde birçok çocuğun geri gönderildiği kamuoyuna yansımıştır. PKK ve YPG’ye bu taahhütlerine uygun davranmaları çağrısında bulunuyoruz.
Gerek çocukları için eylem yapan ailelerin gerekse PKK elinde alıkonulmuş olarak tutulan asker ve polislerin taleplerinin yerini bulması için HAK İnisiyatifi olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeyi taahhüt ediyoruz. Bunun bir gereği olarak aileler, HDP, AK Parti ve TBMM nezdinde girişimlerimizin başlamış olduğunu kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
Diyarbakır HAK İnisiyatifi