Kıymetli misafirler, saygıdeğer basın emekçileri ve değerli kamuoyu; bugün burada tam 6 yılı geride bırakmış Roboskî Katliamı sebebiyle bir aradayız…
Bugün Roboskî Katliamı’nın üzerinden tam 6 yıl geçmiş oldu. Roboskî, tam 6 yıldır, yani tam 2193 gündür adalet bekleyen, verilen bütün sözlere rağmen Ankara’nın karanlık dehlizlerinde adaletsizliğe hapsedilen, adalet talebini yükselttikçe zulme uğrayan bir davanın adıdır, bu adı biliyorsunuz…
28 Aralık 2011 gecesi, TSK’ya ait F-16 uçaklar, içlerinden 17’si 18 yaş ve altında olan 38 kişiyi bombardımana tuttular. 38 kişiden 34’ü öldürüldü. O gün sadece ekmeğinin peşinde olan masum insanlar F-16 bombalarına hedef olsunlar diye askeriye tarafından önleri kesildi. Ambulansların yaralılara ulaşmasına izin verilmedi, katır sırtında ve traktör kasasında taşıdığımız yaralılardan 13-14 kişi kan kaybından ve donarak yaşamlarını yitirdiler. O masumların önlerini kesenler, onları bombalayanlar, bu katliamı sizler görmeyin, bilmeyin diye medyayı susturdular. Televizyonların reji odalarına kadar girip müdahale ederek haber yapılmasını engellediler.
O günden bu yana geçen 2192 günde Roboskîliler olarak; bizzat İçişleri Bakanı ve dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı tarafından çeşitli hakaretlere uğradık. Tam 6 senedir baskıya maruz kalıyoruz: Katledilen yakınlarımızı katliam noktasında andığımız için cezalandırıldık. Her sene yıl dönümünde yaptığımız anmalardan sonra hakkımızda propaganda suçlaması ve cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile soruşturmalar başlatılıyor. Fakat 2193 gündür Hükümet, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, sivil yargı, askerî yargı ve Anayasa Mahkemesi’ni dolaşan dava hepsinin utanç verici birliğinin arasında karanlığa gömüldü, gömülüyor. Kamuoyu umursamaz, yargı failden yana, cezasızlık bu kadar devlet politikası olunca geçen yıl Vedat ve Yılmaz Encu de ‘sınır ticareti’ esnasında askerler tarafından bombalanarak öldürüldüler, Roboskî’nin 34’ü 36 oldu. Ve Adalet 2193 gündür gelmediği gibi geleceğine dair bütün umutları birer birer öldürüyor… Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağı sözü verilen Roboskî davası, dehlizlerin karanlığında kaybediliyor…
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan köyümüze geldiğinde de, bizzat kendisi Şırnak’ta ailelerle görüşmek istediğinde de, ‘onu yanlış bilgilendiriyorlar’ söylentilerine karşı birinci elden bilgilendirmek için kabul edip yüz yüze görüştük. Bütün süreci, yaşadığımız zulümleri, baskıları birinci ağızdan anlattık. Cumartesi Anneleri’ne söz verdiği gibi bize de söz verdi, Hrant Dink’in ailesine dediği gibi bize de davanın karanlık dehlizlerde kaybolmayacağına kefil olduğunu söyledi. Geldiğimiz noktada bütün sorumlularının resmî belgelerde belli olduğu bu dava için bırakın pilotlalar ya da yıldızlı komutanların, bir onbaşının bile ifadesi alınmış değil. Davamız “yerli ve milli” yargı düzeninin Roboskî’yi karanlığa hapseden tutumuna karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde adalet bekliyor.
Hükümetle cemaatin arası bozulduktan sonra sık sık, Roboskî Katliamı’nın bir ‘paralel devlet yapılanması olan’ Gülenciler tarafından yapıldığı konuşuldu. Biz bu açıklamalara karşı hep aynı şeyi söyledik, yine söylüyoruz: Roboskî Katliamı’nı bir “paralel devlet” yapılanması gerçekleştirdi ise ortaya çıkarıp hesabını sormak, “paralel olmayan devlet” yaptı ise yine ortaya çıkarıp hesabını sormak hükümetin sorumluluğundadır. Bugün Roboskî Katliamı’nda dahli olan askerlerin çoğu 15 Temmuz Darbe Girişimi sebebiyle tutukludurlar. Ama darbecilikten yargılanan bu komutanlar, Roboskî Katliamı için yargılanmıyorlar. Dün masum köylülerin katledilmesinde birbirlerini kollayanlar, bugün birbirlerine karşı işlenen suçları yargılıyor ama halkın, masumların öldürüldüğü katliamlardan ötürü kimse diğerini suçlamıyor, yargı koruması devam ediyor.
Türkiye’nin tarihi, cezasızlık sebebiyle tekrarlanan toplumsal travmaların tarihidir. Roboskî Katliamı’nın hesabını sorabilirsek, adaleti sağlayabilirsek bu kısır döngüden çıkılır diye inandık. Ermeni Kırımı’nın, Dersim Tertelesi’nin, Çorum’un, Maraş’ın failleri adalet önünde yargılanamadı ama Roboskî’nin failleri yargılanırsa bu kirli tarihle bir yüzleşme başlar, biliyoruz. Ancak 6 yıldır adalet talebimiz hep zulümle karşılık buldu. Biz bu köyde çok zulüm gördük ama şehirlerimiz haritadan silindi, Taybet Ana’nın cenazesi 7 gün yerde kaldı, avukatımız Tahir Elçi gözlerimizin önünde öldürüldü. Roboskî Derneği, başka yüzlerce dernek gibi KHK ile kapatıldı. Adalet mücadelemizi Meclis’te dile getiren, Roboskîli şehitlerin kardeşi, akrabası milletvekilimiz Ferhat Encu hukuksuz bir şekilde hapsedildi, sırf milletvekilliği düşürülsün diye hukuku ayaklar altına alan fezlekelerle 5 yıla yakın hapis cezasına çarptırıldı. Burada Ferhat şahsında Roboskîlilerin, Şırnaklıların, Kürt Halkının cezalandırıldığını iyi biliyoruz. Ama bilinmelidir ki ne Ferhat ne de Roboskîliler boyun eğmeyeceklerdir. Evet devlet güçlü, Roboskililer olarak bugüne kadar adaleti sağlayamadık ama biz de haklıyız ve adalet er ya da geç tecelli edecek, zalimler hesap verecek, haklı olanlar kazanacaklar, buna inanıyoruz.
Bugün iktidarı elinde bulunduran hükümetin bu kirli ve karanlık tarih ile esaslı bir yüzleşmeye ayak dirediği Roboskî katliamı davasında bir kere daha görüldü. Hükümet, bütün süreci emir komuta zincirinde ve devlet kayıtlarında olan bu katliamın Ankara’nın karanlık dehlizlerinde dolaşmasına karşı karanlığa ışık tutacak en küçük gelişme sağlamıyor, bilakis kaybolmasına katkı sağlıyor…
Değerli misafirler, biz Roboskî’de nesilden nesile miras kalan bir adaletsizlik içinde yaşıyor ve adalet için çabalıyoruz. Çünkü adalet, insan umudunun son sığınağıdır. Vatandaşlar arasında adalet ve eşitlik kaybolunca, devlet ne yaparsa yapsın bir gün yerin dibine geçer. Bugün iktidar “adalet, ağacını sulamak” yerine “zulüm dikenine su veriyor” ve gök kubbemiz adaletsizlikten çatırdıyor. Eminim bu sesi hepiniz çok iyi duyuyorsunuz!
Biz Roboskî Katliamı’nın fail ve sorumluları adalet önünde hesap verinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz. Sizi de yanımızda yürümeye, daha güçlü yürümeye çağırıyoruz.
Roboskîli Aileler