Ohal dönemi ile güvenlik politikalarının asıl olduğu bir devlet aklı ile karşı karşıyayız. 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 667 sayılı KHK’nın “Sorumluluk” başlıklı 9. maddesine göre; “Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz”. Fevkalade esnek ve tüm insan haklarını ihlal cesaretini güvenlik güçlerine verebilecek böyle bir düzenlemenin yansımaları her geçen gün daha fazla yaşam alanlarımızda hissedilmektedir. Bu gibi düzenlemelerden alınan cesaretle, bireyin güvenliği kolayca askıya alınabilmekte, kutsallaştırılan devlet denilen hizmet aygıtı için, temel haklar ve insan onuru kolayca zedelenebilmektedir.
Onlarca yaşanmışlık ve mağduriyet bulunmakla birlikte, son yaşanan iki örnek ile konuya açıklık getireceğiz. Birincisi, basında yer alma şansına bile sahip olmayan bir olaydır. Şanlıurfa’da, 04.07.2018 akşam saat 19.00,/20.00 arası iki minibüs dolusu ellerindeki uzun namlulu silahlarla yaklaşık 30 /35 , Polis Özel Harekat görevlisi, şehir merkezindeki, Gülhan lokantasının önünde beyaz bir arabanın sürücüsünü ailesinin gözü önünde tekme tokat döverek darp edip daha sonra da, karakolu arayarak göz altına aldırmıştır. Etraftaki kalabalık korkuyla olayı izlemiş, ancak kimse itiraza cesaret bile edememiştir. Muhtemelen itiraz edilse, aynı şeyin kendisine yapılacağını sezen vatandaşlar olayı izlemekle yetinmiştir. Bu olayın olduğu yer, Garanti bankasının, olayın önünde işlendiği Gülhan lokantasının ve Akbank’ın güvenlik kameralarının görüş alanı içerisinde olup, bu keyfi muameleyi yapan kamu görevlileri hakkında etkin bir soruşturma ve cezalandırma talep etmekteyiz.
23.07.2018 tarihinde ise, 82yaşındaki Yusuf Topal, eşi eşi Fatma Topal’ın kronik hastalıkları için kullandığı ilaçların bitmesi üzerine 15 Temmuz Şehitler Aile Sağlığı Merkezi’ne gitmiş, burada reçete yazmayan doktor Ö.Y. ile tartışmıştır. Doktorun polis çağırması üzerine, polis 82 yaşındaki dedeyi gözaltına almıştır. Önce biber gazı sıkılmış, sonra herkesin gözleri önünde cadde ortasında kaba dayak atılarak ters kelepçe takılmış ve polis aracına zorla bindirilmiştir. Somut olaydaki polis uygulaması ceza yasası anlamında, “insanlık dışı muamele” vasfındadır. Neticeten yaşadıklarına yaşlı kalbi dayanamayan Yusuf dede, kalp krizi geçirerek ölmüştür. Yakınlarına sabır, merhuma ise Allah’tan rahmet dileriz.
Bu ve benzeri olaylarda devlet ivedi şekilde etkin soruşturma başlatmalı, devletin gücünü keyfi olarak kullanan kamu görevlilerini tesirli bir şekilde cezalandırmalıdır. Polis hukuk devletindeki konumunda kalmalı, vatandaşın güvenliğini önceleyen bir zihniyete sahip kılınmalı, kutsallaştırılan devlet için kişi özgürlüğü ve güvenliği feda edilmemeli, bunlara zemin hazırlayan düzenlemeler ise kaldırılarak, acilen herkesin kendisini hukukun güvencesinde hissedeceği bir yapıya ulaşılmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
03.08.2018
Hak İnisiyatifi