Diyarbakır HAK İnisiyatifi

Hukuk İşletilsin Kimse Ölmesin! (Ortak Açıklama)

 

Hakkâri milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018 tarihinde tecride karşı başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi, 16 Aralık 2018 tarihinden itibaren 50 den fazla cezaevinde yüzlerce mahpusun katılımı ile yayılmış ve 1 Mart 2019 itibarı ile binlerce mahpusun katılımı ile kitlesel bir açlık grevine dönüşmüştür.

Leyla Güven’in 161, ilk grubun 123. günü geride bıraktığı açlık grevleri sürecinde ayrıca 7 mahpus taleplerinin kabul edilmesi talebi ile yaşamlarına son vermişlerdir.

Bir mevsimi geride bırakan açlık grevleri büyüklüğü ve sonuçları açısından toplum olarak altından kalkamayacağımız bir insani kriz aşamasına varmıştır.

Ekim 2017 tarihinde güncellenen ve açlık grevlerinde hekim tutumu üzerine temel belge olan Dünya Tabipler Birliği (DTB), Malta Bildirgesi’nin giriş bölümü 1. Maddesinde de belirtildiği üzere “…..Açlık grevleri genellikle taleplerini başka yollardan ortaya koyma imkânları bulunmayan kişilerin başvurdukları bir protesto biçimidir….”

Bir hak talebi ya da bir durumu protesto için başlatılan açlık grevlerinin ölümlerle sonuçlanması vicdan sahibi herkes için bir acı kaynağıdır.

Açlık grevleri izleme heyetlerinin ve bağımsız hukukçuların takipleri sonucu ortaya çıkan veriler birçok mahpusun ileri derecede görme, işitme, tansiyon, dengesizlik, unutkanlık, yüksek ateş sorunu yaşadığını, sıvı almada zorlandığını ve yaşamlarının kritik bir eşikte olduğunu göstermektedir.

Geçmiş deneyimler, açlık grevlerinde ölüm riskinin sadece gün sayısıyla ilişkili olmadığını da göstermektedir. Nitekim açlık grevlerinde mahpuslardan bazıları açlık grevlerinin birinci ayında, bazıları ise üçüncü ayında yaşamını kaybetmiştir.

Bugün ise, çoğu, yıllardır cezaevlerinde yeterli besine ulaşmamış olan,  kronik hastalıkları bulunan, sağlık birimlerine ve tedaviye ulaşma ile ilgili ciddi problemler yaşayan mahpuslar için açlık grevi oldukça zorlayıcı bir süreçtir ve her an ölümle sonuçlanma ihtimalini barındırmaktadır.

Açlık grevini sürdüren mahpusların sağlığının geldiği kritik aşama, tıp etiği ilkeleri ve mahpus haklarına dair kurallar cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık heyetlerine açması gerektiğini göstermektedir. Çünkü cezaevlerindeki mevcut sağlık birimleri ne sağlık personeli sayısı açısından ne de cezaevi revirlerinin olanakları açısından açlık grevindeki binlerce mahpusu takip etme kapasitesine sahip bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere açlık grevi; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazına Dair Kanun’un 59, 66, 68 ve 83. Maddelerinde tanımlanan avukatla, ailesi ve yakınları ile yüz yüze ve telefonla görüşme, mektup gönderme ve alma hakkının, hükümlü olarak cezaevinde tutulmakta olan tüm mahpuslara uygulanması gerektiğine dair yasa hükümlerinin; Anayasa’nın 10. Maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesinin,  Türkiye Devletinin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standart Kurallar” ın da gereği olarak, tüm hapishanelerde uygulanması talebini içermektedir.

Yasaların eşit uygulanmasını sağlamak ve cezaevlerinde tutulmakta olan mahpusların yaşam hakkını korumak devletin görevidir.

Hukuki bir talep ile başlanılmış olan açlık grevlerinin çözüme kavuşturulması iktidar açısından hiç de zor değildir. Bunun için yeni bir yasal düzenlemeye dahi ihtiyaç yoktur. Anayasa ve yasaların eşit uygulanması tek başına yeterlidir.

Bununla birlikte, hiçbir şeyin yaşamdan daha kutsal olmadığını düşünen bizler, açlık grevlerinin olası ölüm ve geri dönüşü olmayan sakatlıklar yaşanmadan önce sona erdirilmesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.

Biz aşağıda imzası bulunan kurumlar;

Geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrar yaşanmaması için devlete çağrıda bulunuyoruz:

HUKUK İŞLETİLSİN, KİMSE ÖLMESİN!

(İmzalayan 150 Kurumun isimleri alfabetik sıra ile yazılmıştır.)

İMZALAYAN KURUMLAR

AVRUPA SÜRYANİLER BİRLİĞİ

ESU TÜRKİYE

CEZA İNFAZ SİSTEMİNDE SİVİL TOPLUM DERNEĞİ (CİSST)

ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU (ÇAG)

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ GENEL MERKEZİ VE TÜM ŞUBELERİ

DEMOKRASİ İÇİN HUKUKÇULAR

DEMOKRATİK ALEVİ DERNEĞİ

DEMOKRATİK BÖLGELER PARTİSİ İSTANBUL

DEVRİMCİ PARTİ

DOĞU VE GÜNEYDOĞU DERNEKLER PLATFORMU

(AMED DERNEKLERİ FEDERASYONU, BİTLİS DERNEKLERİ FEDERASYONU, DERSİM DERNEKLERİ FEDERASYONU, ELİH BATMAN DERNEKLERİ FEDERASYONU, KARAKOÇAN DERNEKLERİ FEDERASYONU, MARDİN DERNEKLERİ FEDERASYONU, MUŞ DERNEKLERİ FEDERASYONU, ŞİRVAN DERNEKLERİ FEDERASYONU, VARTO DERNEKLERİ FEDERASYONU, ÇATAK DERNEĞİ, ADIYAMANLILAR DERNEĞİ, KAYYDER, VAN GEVAŞ DERNEĞİ, KOZLUK DERNEĞİ, BİTLİS DERNEĞİ, KARAYAZI DERNEĞİ, ERUH DERNEĞİ, BEKİRAN GENÇLİK DERNEĞİ, BAĞCILAR BİTLİSLİLER DERNEĞİ, BEŞİRİ DERNEĞİ, EERZURUM KARAYAZI KARAGİVİŞ DERNEĞİ, GEBZE SİİRTLİLER DERNEĞİ, İSTANBUL BATMAN PETROLSPOR TARAFTARLAR DERNEĞİ, İKİTELLİ BATMAN KOZLUKLULAR DERNEĞİ, İSTANBUL BATMANLILAR DERNEĞİ, SİLVAN TAŞPINAR KÖYÜ DERNEĞİ, ŞİRVAN ZİVZİK DERNEĞİ, MUŞ BULANIK MELE MUSTAFA KÖY DERNEĞİ, BİSMİLLİLER DERNEĞİ, DİYARBAKIRLILAR DERNEĞİ, MUNZUR ÇEVRE DERNEĞİ, GERGER DERNEĞİ, MALTEPE BİTLİS DERNEĞİ, BAŞAKŞEHİR İŞ ADAMLARI DERNEĞİ)

EMEK PARTİSİ (EMEP)

EŞİT HAKLAR İÇİN İZLEME DERNEĞİ

EZİLENLERİN SOSYALİST PARTİSİ (ESP)

HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ İSTANBUL

HALKEVLERİ

HAK İNİSİYATİFİ DERNEĞİ

İMC KADIN DAYANIŞMA DERNEĞİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL

İSTANBUL LGBTİ+

İŞÇİ SÖZÜ

KALDIRAÇ

KATILIMCI AVUKATLAR GRUBU (KAV)

KESK İSTANBUL ŞUBELER PLATFORMU (28 ŞUBE)

(EĞİTİM SEN, SES, TÜM BEL SEN, BES, YAPI YOL SEN, DİVES, TARIM ORKAM SEN, BTS, ESM, HABER SEN, KÜLTÜR SANAT SEN)

KIRK YAMA KADIN DERNEĞİ

MOR DAYANIŞMA

78LİLER GİRİŞİMİ

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ

ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRAT AVUKATLAR GRUBU

PARTİZAN

ROSA KADIN DERNEĞİ

SOSYALİST DAYANIŞMA PLATFORMU (SODAP)

SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİSİ (SYKP)

TEVGERE JİNEN AZAD (TJA)

TOPLUM VE HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PARTİ GİRİŞİMİ

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI

YEŞİLLER VE SOL GELECEK PARTİSİ

YENİ DEMOKRAT KADIN

(Federasyonları oluşturan derneklerin isimleri federasyondan öğrenilebilir.)

HAK İnisiyatifi, prensip kararları gereği siyasi parti ve organizasyonlarla ortak etkinlik düzenlememekte ve ortak metinlere imza atmamaktadır. Ancak bu metin imzaya açılırken siyasi partilerin de ortak olacağı tarafımızca bilinmemekte idi. Sorunun aciliyeti nedeniyle hızla yayınlanan metinde imzamız bildirilmiş ve kamuoyuna yapılan açıklamada duyurulmuştur. Bu nedenle kurumsal arşivimizin bir parçası olduğundan sitemizde bu notla yayınlanması gerekli görülmüştür.