Bilindiği üzere 25 Eylül 2017 günü Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından daha önce ilan edilmiş bağımsızlık referandumu gerçekleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti referandumun gerçekleştirilmesi öncesinden başlayarak kamuoyunun şahit olduğu sert tepkiler göstermiş ve abartılı karşıtlık beyanları sergilenmiştir. Hükümet düzeyinde gösterilen bu tepkiler referandumun gerçekleşmesi sonrasında da devam etmiş ve yaptırımlar uygulama yönünde bir niyet ifade edilmiştir.
Öncelikle bilinmelidir ki, kendi kaderini belirleme hakkı bütün toplulukların istedikleri zaman kullanabilecekleri bir hak olup bu hakkın kullanımı önüne ilkesel bir engel koyulması kabul edilemez bir tutumdur. Elbette komşular arasında müzakere ve uzlaşma içerisinde adım atılması uzun yıllardır büyük krizler yaşayan coğrafyamız için arzulanan bir yöntemdir. Herhangi bir bölgede yönetim tarzı ne olursa olsun bütün etnik, dini ve siyasi grupların barış içinde yaşayacağı düzenlemeler yönünde adım atılması ve çaba gösterilmesi temel hedef olmalıdır. Fakat müzakere ve uzlaşmanın bütün taraflarca sergilenmesi gereken bir tutum olduğu da unutulmamalıdır.
Referandum tarihinin yakınlaşması ile beraber görülmüştür ki, yakın dönemde Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek yönünde çabaladığı Kürdistan’a yönelik aleyhte açıklamalar yapılmıştır. Gitgide tahkir boyutuna varan bu açıklamalar sadece kendi kaderini belirleme hakkına yönelik aleyhte açıklamalar olmakla kalmamış aynı zamanda Kürt toplumunu rencide edecek boyutlara varmıştır. Türkiye’nin kendi sınırları içinde bir kangrene dönüşmüş Kürt Meselesi’ni çözme yönünde adımların sekteye uğradığı son üç yılın gerilimi ile beraber düşünüldüğünde bu açıklamalar, toplum içi gerilime neden olacak boyutlara varmıştır. Üzülerek şahitlik ediyoruz ki siyasetin dilindeki kutuplaştırıcı ve ötekileştirici yaklaşım toplumun büyük bir kesimine sirayet etmiş ve Kürtlere karşı nefret söylemi yükselişe geçmiştir.
Referandumun yapıldığı gün, henüz sonuçlar açıklanmadan Rudaw, Kürdistan 24, Waar gibi Kürdistan bölgesinden yayın yapan TV kanallarının Türksat uydu sistemlerinden çıkarılması ve Erbil’e doğrudan uçuşların durdurulması gibi yaptırımlar haber alma ve seyahat hakkına kısıtlama getirmiş olup aynı zamanda iyi komşuluk ilişkilerine de zarar vermektedir.
Hak İnisiyatifi olarak; Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin iyi komşuluk ilişkilerine bağlı kalmasını, Referandum sonuçlarına saygı duymasını ve açıklamalarda Kürt toplumunu tahkir edecek beyanlardan kaçınmasını talep ediyoruz. Toplumda yükselen ırkçı ve nefret içerikli söylemin önüne geçilmesinin hem insanî hem de yasal bir sorumluluk olduğunu hatırlatıyoruz. Bununla beraber Kürt sorununun hem Türkiye içindeki hem de Türkiye dışındaki siyasi aktörlerle müzakere edilerek çözüm sürecine ilerletilmesi yönündeki çağrımızı yineliyoruz.