28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Bir önceki yıl dönümünde özetle şunları söylemiştik:
“28 Şubat darbesi, Müslüman kimlikli siyaset, sivil toplum ve cemaatler başta olmak üzere insan hak ve hürriyetlerine sahip çıkan her kişi ve kesimi bastırmak üzere gerçekleştirilmiş; ordu, siyaset, medya, iş dünyası ve sivil toplum ayağı olan bir post-modern darbedir. Genelkurmay salonlarında yargıya brifing verildiği, yasama ve yürütmenin ordu tarafından kuşatıldığı, İslami görünürlüğün suç sayıldığı, Müslümanlarla dayanışma gösteren herkesin gadre uğradığı ve darbeciler tarafından bin yıl süreceği söylenen bu post-modern darbenin travması 20 yıldan uzun süredir devam ediyor. O dönem haksız yere hapsedilen çoğu İslami kimliğe sahip insanlar hakkında adalet hala tecelli etmiş değil. Çeyrek asırdır 28 Şubat’ın son bulmasını, fail ve sorumluların adil bir şekilde yargılanmasını, dönemin darbeci yargı kararlarının iptal edilmesini bekleyen mağdurlar adına; 28 Şubat yargı kararlarının iptal edilmesi, 28 Şubat Darbesi’nin bütün alanlardaki fail ve sorumlularının yargılanması ve adaletin mağdurları tatmin edecek şekilde tecelli etmesi konusundaki çağrımızı 28 Şubat mağdurlarının içinden çıkmış siyasi iktidara hitaben bir kere daha yineliyoruz.
27 yıllık bir insan hakları mücadelesinin birikimini taşıyan Hak İnisiyatifi olarak, ‘Bu 28 Şubat Son Olsun’ derken, 28 Şubat’ın rahle-i tedrisinden geçmiş, çoğu yerde onu aratır duruma gelen uygulamalara karşı da adil şahitliğimizin gereğini yerine getirme sorumluluğuyla ‘Yeni 28 Şubatlar Olmasın’ diye ekliyoruz.
15 Temmuz Darbe Girişimi her ne kadar 28 Şubat günlerinden daha kötü bir akıbet tehlikesi taşısa da toplumun iradesi bu tehlikeyi bertaraf etmiş ve iradesini askeri cuntaya teslim etmemiştir. Ancak hemen arkasından ilan edilen OHAL yaklaşık iki yıldır devam etmekte ve yer yer 28 Şubat günlerindeki hafızamızı canlandırmaktadır.”
Bu sözleri söyledikten sonra aradan bir koca yıl daha geçti. OHAL sonlandırılmasına rağmen maalesef uzun süredir devam hukuksuzluklar ve keyfi uygulamaların durdurulması mümkün olmadı. 28 Şubat darbesinin icra ettiği gibi toplumu sindirmeyi hedef alan tutumlar başka kılıf ve saiklerle de olsa süreklileşiyor. Seçilmiş Milletvekilleri de dahil olmak üzere bazı siyasi kişiler çoğu rutin faaliyetlerinden oluşan konuşmalar sebebiyle keyfi ve orantısız yargılamalara maruz kalmaktadır. Tutukluluk istisnai bir tedbir iken rutin olarak işletilmekte ve basit gerekçelerle cezalar verilmektedir. Binlerce insan keyfi şekilde ve özensiz yargılamalara tabi tutulmakta, masumiyet karinesi ilkesi çiğnenmekte, davalar bir türlü sonuçlandırılmamaktadır. Hükumete karşı eleştirel tutumu ile öne çıkan sivil toplum bileşenleri ve medya çalışanlarına yönelik karalamaların önü alınmamakta ve polisiye operasyonlara maruz kalabilmektedirler. Birçok insan barış talebini dillendirdikleri için ‘terör örgütü propagandası’ gibi keyfi ve haksız suçlamalarla hapis cezalarına çarptırılmakta ve ifade hürriyeti ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. Cezaevlerinde 700’e yakın bebek annesiyle beraber tutulmakta ve bu konuda var olan yasal düzenlemeler dahi anne ve bebekler lehine işletilmemektedir. İçişleri Bakanı gözaltında zorla kadınların başörtüsünü çıkarttırmayı meşrulaştırabilmektedir.
Bütün bu manzara bize 28 Şubat’ın karanlık günlerini hatırlatmakta, çoğu insan için o günleri de aratmaktadır. Bu sebeple Hak İnisiyatifi olarak, üzerinden 20 yıldan fazla süre geçmiş 28 Şubat Darbesi için adalet talep ederken, OHAL mirası keyfiliklerin de tamamen sonlandırılmasını ve mağduriyetlere son verilmesini, kişi hak ve hürriyetlerine saygılı bir yönetim benimsenmesini talep ediyor, bu konuda hükumeti topluma karşı sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz!
Bu 28 Şubat Son Olsun! Bu Son 28 Şubat Olsun! Yeni 28 Şubatlar Olmasın!
HAK İnisiyatifi Derneği