Değerli basın emekçileri, Kayıp Yakınları ve İnsan Hakları Savunucuları;
Bugün “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” adlı oturma etkinliğimizin 566. haftasındayız. Biz İnsan Hakları savunucuları ve Kayıp Yakınları olarak ülkede geçmiş tarihlerde gözaltında zorla kaybettirilen kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkartılması ve faillerin yargılanması için uzun yıllardır kamusal alanda mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdürmekteyiz. Ülkenin en uzun sivil itaatsizlik eylemini gerçekleştiren kayıp yakınları ile insan hakları savunucularının yegâne talepleri ADALET, HAKİKATLERİN ORTAYA ÇIKARTILMASI ve GEÇMİŞLE YÜZLEŞMENİN sağlanmasıdır. Toplumda birikmiş olan acıların hafiflemesi, var olan toplumsal travmaların iyileşmesi ve toplumsal tahribatların onarılması ancak hakikatlerin ortaya çıkartılıp geçmişle yüzleşmenin sağlanması ile mümkün olabilir. Uluslararası hukuk açısından suç sayılan Gözaltında Zorla Kaybettirme fillerinin bir daha tekrar etmemesi için faillere dönük yapılan ceza yargılamalarında kayıp yakınlarını tatmin edecek bir adalet sürecinin işletilmesi, maddi gerçekliklerin tespit edilmesi gerekmektedir.
Değerli basın emekçileri!
Türkiye gibi benzer acılar ile yüz yüze kalan bazı dünya devletleri “Hakikatleri Araştırma ve İnceleme Komisyonları”, “Tarihi Aydınlatma Komisyonları”nı veya Yugoslavya örneğinde olduğu üzere “Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi”ni kurarak geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin ortaya çıkartılmasına ışık olmuşlardır. Güney Afrika, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Arjantin, Şili ve daha birçok Latin Amerika ülkesi geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ile ancak buna benzer bağımsız yapıları kurarak yüzleşebilmiş ve toplumsal bir adaleti tesis edebilmiştir.
Ülkede 12 Eylül Askeri Darbesinden sonra yaşanan ağır çatışmalar döneminde hukuk dışına çıkan devletin veya bir takım paramiliter yapıların fiilleriyle yüzlerce insan gözaltında zorla kaybedildi, binlerce insan faili meçhul cinayetlere kurban edildi ve bir o kadarı da yargısız bir şekilde infaz edildi. Gözaltında zorla kaybettirilen insanların yakınları, yıllarca yakınlarına kavuşabilmek veya yakınlarının ölüsünü bir mezara kavuşturabilmek için ciddi bir çaba göstermişlerdir. Ancak bölgede hukuk dışılığın yaratmış olduğu paramiliter güçler, büyük bir korku dalgası yayarak kayıp yakınlarının ölüsüne kavuşmasına bir türlü fırsat vermemiştir.
Değerli basın emekçileri!
Yaşanan bu ağır insan hakları ihlallerinde devlet ve siyasal iktidar, ne yazık ki olayların aydınlatılması yönünde insan hakları hukukundan kaynaklanan pozitif yükümlülüğünü yerine getirmeyerek adeta failleri cesaretlendirmiş ve yeni kayıp vakıalarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Diğer yandan yargı sistemi de kayıplarımızın dava dosyalarında yer alan birçok somut belge ve tanık beyanına rağmen failleri aklayarak veya yargıma neticesinde beraat ettirerek cezasızlık politikasına destek olmuştur. Son olarak içinde bulunduğumuz İnsan Hakları Haftasında; kamuoyunda Ankara JİTEM Davası olarak bilinen ve 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin zorla kaybedilmesinden dolayı yargılanan tüm sanıklar dün itibariyle beraat ettirilerek cezasızlık politikasına yeni bir halka eklenmiş oldu. Yargı sisteminin bu tür kararları ne yazık ki kayıp yakınlarının dinmeyen acısını katbekat artırmıştır.
Değerli basın emekçileri!
İçinde bulunduğumuz İnsan Hakları Haftası nedeniyle oturma eylemimizin 566. haftasında biz insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak tekrar vurguluyoruz ki; Ülkemizde gerçek bir adaletin tesisi ancak hakikatlerin ortaya çıkması ile mümkündür. Bir kez daha devletten ve siyasal iktidardan TBMM çatısı altında “Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonları”nın kurulmasını ve çalışmalarına başlaması için gerekli adımları atmasını bekliyoruz.
Hakikat, bu mekânda 10 metre karelik bir yere sığdırılamayacak kadar yüce bir değerdir. Dolayısıyla Diyarbakır Valiliğinin anlamsız ve hukuka aykırı keyfi yasaklamalarından dolayı 10 metre karelik alanda yaptığımız bu eylemde ısrarla hakikati haykırmaya devam edeceğiz. Kayıplarımızdan bir haber alana kadar bu mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi güçlü bir şekilde bir kez daha ifade etmek isteriz.
DİYARBAKIR BAROSU
DİYARBAKIR TABİP ODASI
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ
HAK İNİSİYATİFİ DERNEĞİ DİYARBAKIR TEMSİLCİLİĞİ
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI DİYARBAKIR TEMSİLCİLİĞİ